-
Votka Yöntemi
Burada sıvı, bir alkol olarak "votka yöntemi" üzerinde konuşmak amaçlanıyor. Eğer akvaryumunda votka yöntemini "bir şekilde" kullanan varsa, deneyimlerini paylaşmasını bekliyorum..
-
Votka Yöntemi
Jörg Kokott tarafından geliştirilen bu yöntem, orijinal bir karbon kaynağının (votka) sudaki besin değerlerini indirgemek amacını taşır. Votka dozlaması sayesinde nitrat (NO3) ve fosfat (PO4) molekülleri dramatik olarak azalır, su berraklaşır, mercan renklenmesi artar.
Konuya girmeden önce her yeni projeye başlamadan önce bilgilenmenin önemine dikkat çekmek gerekir.. Dolayısıyla aklınıza takılan her çeşit soruyu tarafımıza açıkça yöneltmekten çekinmeyin. Çünkü Votka Metodunu kullanma riskleri kullanan hobiciye ait olacak..olur.
Organik Karbon kaynağı Nedir?
Karbon ( C ) evrende en çok rastlanan elementlerden birisi. Doğadaki olağandışı yeteneği kendiliğinden uzun zincirler oluşturarak polimerleşebilmesi. Karbonun çokk yaygın bir element olması ile bu yeteneği birleştiğinde neredeyse bütün organizmalardaki temel molekülleri –polimerik yapıları sayesinde- oluşturabilmesi. (Kendini birçok kez tekrarlayan bir ağ veya zincirden oluşan büyük ve uzun moleküle “monomer” denilir. Monemer moleküllerin polimerleşmesi sonucu bir “polimer” oluşur.)
Karbon bir mercan akvaryumunda inorganik bikarbonat ( HCO3−) olarak bolca bulunur. Ne zaman bu karbon molekülleri hücreler içerisinde daha karmaşık yapılara birleşir, “organik” olarak adlandırılır.
Belli organik bileşiklerin akvaryum suyuna eklenmesi ile NO3 ve PO4 indirgenmesi bugüne kadar bir tartışma konusu oldu. Bu amaçla yalnızca votka değil, sirke ve şeker metodları da gündeme geldi. Bunların tamamı organik bileşikler. Ancak biz, burada Votka Metodu üzerine yoğunlaşacağız. Viski, cin, konyak gibi diğer alkollerin kullanılmamasının gerekçesi olarak votkanın damıtma işlemleri ve diğerleri gibi herhangi ir aroma içermemesi gösterilebilir. Bu sebeple kesinlikle herhangi bir aroma içermeyen saf ve temiz bir votka (sözgelimi Smirnoff, Finlandia, Absolut) vb. bir marka kullanılması tavsiye edilir.
Neden Organik Karbon Dozlanır?
Anlaşıldığı gibi, organik karbon dozlanmasının temel gerekçesi bir tuzlu su akvaryumundaki fazla besinlerin indirgenmesi. Organik karbon dozlanması ile indirgenecek 2 temel besin NO3 ve PO4. Fosfatın indirgenmesi artan bir kalsifikasyona ve mercaların büyümesine yol açar. (Deniz suyundaki ortalama fosfat düzeyi 0,03 mg/l olup, pekçok piyasa testi bu değeri okuyamaz. Bunun sonucu akvaryumda Fosfat yok, bu yüzden mercanlar alttan ölüyor.. söylemi tam bir akvaryum geyiği..hem yanlış hem komik.. Alttan başlayan ve ilerleyen ölüm konusu en kısa sürede tartışmaya açılacak..) Votka dozlaması sayesinde düşük NO3 ve PO4 akvaryumda zararlı alglerin azalmasına sebep olur. Ayrıca votka ilavesiyle bakteriyel biokütle artar. Çünkü votka bakteri gelişimini ve üremesini tetikler. Bu işlem sırasında sudaki yaşam ve hücre sentezi için gerekli yeni makromoleküller “oluşum” için ortamdan alınır. Bu hızlı gelişim ve üremeye bağlı olarak NO3 ve PO4 hızla pazardaki testlere göre “sıfır” (0) değerine ulaşır. Bakterilerin biokütlesindeki artış votka eklenmediğine kıyasla daha fazla atık atık toplayarak dikkate değer bir skimmer verimliliğine sebep olur.
Pek çok hobici organik karbon dozlamasını gereksiz bulur çünkü organik karbon suda sınırlı değildir ve herzaman akvaryum suyunda büyük organik moleküller bulunur, diye düşünür. Oysa, votka dozlayanların gözlemlerine bakılırsa, heterotrophic bakterilerin kullanabildikleri organik karbon kaynağı sınırlı olmak zorunda..
Sistem – Protein Skimmer, olmazsa olmaz !
Şimdi sorabilirsiniz: Neden hemen Votka Metoduna başlayamam? Bu sorunun en basit cevabı organik karbon dozlamasında yanlışlıkla yapılabilecek bir doz aşımı mercan akvaryumlarında çok ciddi ve ölümcül sonuçlara yol açabilmesi. Bu potansiyel riski bertaraf edebilmek için temel bazı ekipmanar gerekiyor: Mutlaka olması gereken çok güçlü ve etkili ve kaliteli bir protein skimmer. İyi bir protein toplayıcının anahtar bir ihtiyaç olması 2 gerekçeyle kaçınılmaz:
1- Gaz değiş – tokuşu: Artan biokütle ve gelişimi akvaryumda erimiş haldeki oksijen (O2) seviyelerini arttırır. Buna karşılık fazla votka O2 düzeyini dramatik olarak azaltır ve eğer öldürmese bile akvaryumdaki canlıları ciddi bir strese sokar.
2- Bakteri/makromolekül kütlesi ihracı : Votka ilavesi NO3 ve PO4 seviyelerini azaltır. Dolayısıyla etkili karbon dozlamasıyla ortaya çıkan niitrojen ve fosfor’u sudan almak isteyeceksiniz. Ancak etkili bir protein skimmer bu ihracı mümkün kılar.
Votka yöntemini ortaya koyan Jörg Kokott yüksek düzeyde erimiş halde oksijen seviyelerini koruyabilmek için votka dozlamasında ozon (O3) kullanımını tavsiye eder. Votka ilavesinden sonra erimiş oksijen seviyesindeki bu düşüş –eğer sisteminizde yer alıyorsa- ozon ve redox ölçümü ile kolaylıkla giderilebilir.
Zamanla akvaryum içerisinde hafif bir sararma görülebilir. Votka veya diğer karbon kaynakları organik maddelerin sarımtrak su oluşumunu tetikler. Bu sorunun çözümü için de sarımsı su oluşumundan sorumlu organik maddelerin çökertilmesi amacıyla ozon kullanımı önerilir. Dolayısıyla ozon yalnızca bu sarı oluşumun yok edilmesinde değil, herhangi bir aşırı votka dozlamasını da bertaraf edebilecek oksijen sağlar. Bu sorunların giderilmesinde ozon kullamakla ilgilenmeyen hobiciler aktif karbon fiktrasyonu veya düzenli dip çekilmesini tercih ederler.
Dozlama Yönergesi
Bu yönerge yalnızca hacmen yüzde 40 etanol içeren en az 80o saflıkta votka dozlamasına odaklanır. Aralarında bildiğimiz sofra şekeri (sukroz) ve sirke (sodyum asetat) olan diğer kullanılmakta olan karbon kaynakları votka ile uygun düşmeyebilir. Aşağıda verilen dozlama yönergesi Jörg Kokott tarafından gerçekleştirildi:
1- Akvaryumunuzdaki NO3 ve PO4 seviyelerini test ediniz. Eğer bu değerleri bilmiyorsanız, kesinlikle dozlama yapmayın. Düşük hassasiyet seviyelerini ölçebilen profesyonel testler (La Motte) kullanmanız tavsiye edilir. Çünkü elde edeceğiniz test sonuçları doz rejimini belirlemekte esas teşkil eder. Başlangıç dozlaması sırasında sıklıkla test yapın ve dozlama parametrelerini buna göre ayarlayın. Çünkü her tankın gereksinimleri farklıdır. Dozlama kesinliği en büyük önemi taşır. Ayrıca hassas bir şırınganız olması gerekir. Dahası test sonuçları ve votka ilavelerinin mutlaka bir ajandaya not edilmesi gerekir.
2- Sisteminizdeki net su hacmini doğru hesaplayınız: akvaryum hacmi (en*boy*yükseklik) + (varsa refigium +ve/veya reaktör hacmi) – akvaryumdaki canlı kayaların hacmi. Votka dozlamasında net su hacminin eksik hesaplanmasında herhangi bir zarar görmezsiniz ve bu tavsiye edilir. Şimdi, dozlama rejimine gelirsek: Diyelim sisteminzde 400 litre su var…
3- Başlangıç dozu ilk 3 gün ve her 100 litre (l) su için 0.1 mililitre (ml) Votka. Başka bir deyişle 400 l su için, bu 3 gün boyunca 0.4 ml Votka dozlanır. Günlük dozu yarıya bölerek ve günde 2 kez dozlama yaparak kullanmak (her 100 l için sabah ışıklar açılmadan 0.5 ml ve akşam ışıklar kapandıktan sonra 0.5 ml gibi) daha tutarlı sonuç verebileceğinden tavsiye edilir.
4- Her 100 litre su için 4 ve 7. Günler 0.2 ml Votka dozlanır. (400 l için doz 0.8 ml votka.)
5- Sonraki her hafta bu doza ek olarak 400 l için 0.5 ml daha votka dozlanır. Bu noktada 400 l net su hacmi için 2. Hafta dozumuz 1.3 ml/gün Votka olarak uygulanır. Bu 2. Hafta içerisinde besin değerlerinde (Fosfat ve Nitrat) bir azalma gözlenmiyorsa, izleyen hafta 0.5 ml daha doz arttırımına gidilir. Böylelikle doz 400 l için 1.8 ml/gün votka olur.
6- NO3 ve PO4 seviyeleri düşmeye başladığında, ulaştığınız dozu koruyun. Örneğin 2. Hafta NO3 seviyesi 400 litrelik suda 1.3 ml/gün ilavesiyle düşmeye başladıysa, ilerleyen haftalarda NO3 seviyesi ölçülemez düzeylere inene kadar 1.3 ml/gün votka dozlamasına devam edilir.
7- Ne zaman NO3 ve PO4 seviyeleri ölçülemez düzeylere yaklaşır, verdiğiniz votka dozunu yarı yarıya azaltın. Bu, sizin bundan böyle uygulayacağınız “kalıcı doz”unuz olacak.
8- NO3 ve PO4 seviyelerini test etmeye devam edin. Eğer değerleriniz gelecekte ölçülebilir seviyelere çıkarsa kalıcı dozunuzu 0.1 ml/gün olarak arttırın ve bu seviyeler ölçülemez düzeylere düşene kadar dozlamaya 0.1 ml/gün arrtırarak devam edin. NO3 ve PO4 seviyeleri yeniden ölçülemez düzeylere gerilediğinde, ulaştığınız doz sizin yeni “kalıcı doz”unuz olacak.
Bu dozlama sırasında canlı stok günlük olarak herhangi bir stres belirtisi gösteriyor mu, kontrol edilir. Eğer herhangi bir stres belirtisi görülürse ya votka dozlamayı sonlandırın ya da dozunuzu yarı yarıya azaltın.
Herhangi bir sebeple o gün votka dozlayıp dozlamadığınızı hatırlamıyorsanız, o gün dozlama yapmayın. Aynı gün içinde 2 kez aynı dozu vermektense pas geçmek çok daha iyidir. Hiçbir zaman bir önceki gün atladığınız dozu ‘bugün’ çift doz olarak vermeyin!
-
Sıkça Sorulan Sorular
1- Bakteri Patlamaları: Bir doz ekledikten birkaç saat sonra kayalarda ve/veya camlarda veya sumpta yapışkan beyaz bakteri zincirleri oluştuğu görülebilir. Bu durumun akvaryum için ölümcül sonuçlar yaratması beklenemez. Ama dozunuzu yüzde 50 oranında azaltmanız gerekebilir. Bu zincir oluşum “kötü bakteri” kavramına atıfta bulunabilir. Ancak bunu kanıtlayan herhangi bir bulgu henüz yok. Organik karbon dozlamasında herhangi bir aşırılık bakteri patlamasına yol açtığında bu akvaryumda bir kar fırtınası görüntüsü yaratabilir. Paniklemeyin! Bir gün sonra su tekrar berraklaşacaktır! Hassas balıklarınız ve kimi mercanlarınız ölebilir veya ölmeyebilir de.. Esas olarak, yukarıda verilen dozlama rejimine sadık kalındığında böyle bir sorunla karşılaşmak neredeyse imkansız. (Eğer olay gözünüz önünde gerçekleşiyorsa, en mantılı çözüm derhal bir UV filtre bağlayarak birkaç saat içerisinde zincir bakteri patlamasını sonladırmak. Bu durum, tarafımızdan gözlemlendi ve giderildi. Gerekçe, votka dozlaması değil, temsilciliğini bıraktığımız bir firmanın konuyla ilgisiz görülebilecek bir katkısının “olağan” dozlaması idi..)
2- Bakteri Kültürleri: Organik karbon ilavesiyle hangi bakteri kültürlerinin üreyip geliştiği bugün için pek de bilinmemekte.. Bazıları votka gibi tek bir organik karbon kaynağının bir monokültür veya tek bir ırkın gelişimiyle sonuçlandığını ileri sürüyor. Bu ideolojiye bakılırsa, birden fazla organik karbon kaynağının dozlanması birçok bakteri kültürünün oluşumuna yol açar. Benzer olarak, herbir organik karbon kaynağının ilavesifarklı ırkların baskın olmasına yol açabilir, denilebilir. Ancak bunun değişik mercanlar üzerinde faydalı mı, zararlı mı olacağına karar vermek olası değil. (Bu sebeple organik karbon dozlamasına ilişkin Glassbox Design sitesinin VSV metodu: http://glassbox-design.com/2008/vsv-...reef-aquarium/
Bir hayli ilgi çekici. Bu yöntemi de tartışmak gerekebilir.
3- Yanık Uçlar: Organik karbon dozlamaya başlayan bazı hobiciler SPS (Short Ployp Stony Corals: Kısa Polipli Sert Mercan) ırklarında hücre kaybını rapor edebilir. Bu “yanık uçlar” sudaki alkalinite (KH) düzeyi doğal deniz suyu seviyelerine (7-8 dKH) indirgendiğinde ortadan kaybolur. Ne yazık ki bu durumun temel sebebi hala bilinmiyor.
4- Karbon Kaynakları: NO3 ve PO4 indirgenmesi etanol ve sirkenin [yalnızca eksilen suyun tamamlanmasında CaOH –kalkwasser- içerisine ve her 100 litre için votka dozunun 8 katı doz ile uygulanabilir. Çok özel durumlar dışında akvaryuma doğrudan (saf üzüm) sirkesi – yüzde 5 asetik asit- dozlanması tavsiye edilmez. Vinegar is a liquid substance consisting mainly of acetic acid and water , the acetic acid being produced through the fermentation of ethanol by acetic acid bacteria .] kullanımıyla büyük etkinlikte başarılabilir. Besinlerin indirgenmesinde yardımcı olabilecek diğer moleküller şeker, aseton, metanol ve isopropanol olarak sıralanabilir. Son 3 insan sağlığı üzerinde olduğu kadar akvaryumda yaşayan organizmaların sağlığı üzerinde de olası etkileri sorgulanabilir. Bu nedenle etanol ilavesinin NO3 ve PO4 seviyelerini indirgemekte en etkili yöntem olduğu kabul edilir.
5- Mercan Renklenmesi/Matlık: Nitrat ve Fosfat indirgenmesiyle SPS (short polyp stony corals: kısa polipli sert) mercanlardaki renk pigmentasyonunun arttığı ve zamanla matlaştıkları rapor edilebilir. Bu durum, bu makalenin konusu olmamakla birlikte, ULNS (Ultra Low Nutrient System: Ultra Az Besin Sistemi) ortamlarında renklenmeyi arttırmak üzere amino asit ilavesinin tavsiye edildiği bilinir. En güçlü amino asit kaynağı akvaryumda yaşayan balıkların dışkısı olduğu not edilmelidir. Her ne sbeple olursa olsun, mercanlarda herhangi bir çeşit ölüm görülürse (alttan ve/veya üstten) dozlama bırakılır. Unutulmaması gerekir ki, votka yöntemi mercanları renklendirmeyi değil, Nitrat ve Fosfat düzeylerini olması gereken değerlere indirgemeyi amaçlar.
6- Yemleme: Votka ilavesinin bir artısı da su kalitesini düşürmeksizin balık ve mercan yemlemesinin korkusuzca arttırılmasıdır. Votka ilavesiyle atık ürünler (NO3 ve PO4) sudan esaslı olarak alındığından ek yemlemeler cesaretlendirilmese de “hoş” karşılanır…
7- Eski Tank Sendromu: Bir yıldan fazla süregiden ve votka dozlaması yapılan akvaryumlarda bazı alanların “tortu” ile kaplandığı rapor ediliyor: Çünkü votka ilavesiyle yüksek bakteri gelişimi zamanla NO3 / PO4 ve organik maddelerin birikimine yol açabilir. Daha yaşlı tanklarda ise ‘detritus’ -bozulmuş doku artığı, tortu, ayrışma ile türeyen malzeme- oluşumu gerçekleşebilir ve bu dikkatli bir gözlem gerektirir. Eğer kalın bir tortu oluşumu gözlemleniyorsa, votka dozlaması yüzde 50 oranında azaltılır ve bu doz tortu yok olana kadar devam edilir. Sonrasında yukarıda anlatıldığı gibi doz yavaşça arttırılır.
8- Fosfat indirgenmesi – granül demir oksit (GDO): En sık sorulan soru, karbon dozlamasıyla GDO benzeri bir fosfat indirgeme yöntemi kullanılıp kullanılmayacağı. GDO sudaki fosfatın ortamdan alınmasında kullanılır ve yararlıdır. Temelde bir karbon kaynağı dozlanmasında da aynı net sonuç elde edilir. Dolayısıyla, bir karbon kaynağı dozlanırken, bu yöntemin düzgün olarak çalışabilmesi için hem nitratın hem de fosfatın ortamda bulunması gerektiğinden GDO kullanımı amaca zarar verebilir. Sonuçta votka yönteminde GDO kullanımı gereksizdir ve çoğunlukla önerilmez. Fakat bazıları fosfat reaktörü kullanmaktan hiçbir zaman vazgeçmez.
9- Su Berraklığı: Ozon veya aktif karbon kullanılmasa bile votka yöntemiyle su berraklığı dramatik olarak artar. Bu yöntemi kullanan hemen herkes bu berraklığı bilir ve bu durum belki de sudan NO3 ve PO4’ün indirgenmesinin dolaylı sonucudur.
10- Votka markası: Temiz, aromasız, 3 kez distile ve güvenilir bir marka votka kullanılması tavsiye edilir. (Tabii Ciroc veya Grey Goose ya da Belvedere marka votka dozlamayı düşünüyorsanız, gelin önce bunu yüzyüze görşelim..) Ek olarak kesinlikle endüstriyel etanol kullanılmaması gerekir çünkü karbon kaynağının yanısıra suya protein ya da DNA gibi organik bir maddenin biyolojik fonksiyonunda azalmaya yol açan, doğal yapısında değişiklik veya bozulmaya neden olan zehirli etkiler yaratır.
ÖZET
Votka dozlaması birçok akvaryum sahibi tarafından NO3 ve PO4’ün indirgenmesinde kolay bir yöntem olarak her geçen gün benimseniyor. Burada votka ilavesi ile bakterilerin uyarılması ve çoğaltılması tanımlandı. Altında yatan mekanizma ve çalışan bakteri kültürleri tam olarak bilinmese de sistemdeki NO3 ve PO4’ün indirgenmesindeki aktif rolü gerçekten büyüleyici.
Notlar:
1- Bu derleme/çeviri için yardımlarından dolayı forum moderatörü Ateş Hatipoğlu’na çok teşekkür ederim.
2- Gene bu çalışmada temel kaynak olarak yararlanılan linkleri paylaşmak isterim:
a) http://reefkeeping.com/issues/2008-08/nftt/index.php
b) http://www.qualitymarine.com/News/Fe...ing.-(03/30/10)
c) http://www.rimlessreef.com/1/post/20...-and-tips.html
d) http://www.coralmagazine-us.com/cont...cs-demystified ve buna bağlı olarak: http://coralmagazine.coverleaf.com/c...BGS23GCmQ#pg73
e) http://www.melevsreef.com/vodka_dosing.html
3- Gerçekte yanlızca Jörg Kokkot tarafından değil aynı zamanda Michael Mrutzek tarafından geliştirilen bu yöntemin devamı sayılabilecek (PARTS 2: Experiences & Recognitions) adlı makale, konuya ilişkin soru/sorun ve yanıtlarını içeriyor. Ancak, Almanca olan makalenin ‘kötü’ sayılabilecek İngilizce çevirisini bir link ile eklemek istiyorum..
-
-
Ali bey votka gibi sıvı dozlanan karbon kaynaklarının en büyük artısı
dozajın elle ayarlanabiliniyor olması . Nutrient seviyelerine göre azaltılıp artırılabiliyor
olabilmesi en büyük artısı . Yeni nesil karbon kaynaklarında
kontrol sizde değil .
-
Ben iki senedir kontrol problemi yaşadığımı hatırlamıyorum sadece başlangıcına dikkat etmek gerek.Adı üstünde yeni nesil "0" NİTRAT - "0" FOSFAT aynı okyanustaki gibi yani...
-
Bizimle akvaryumunuzun resimleriyle birlikte (votka) doz rejiminizi paylaşırsanız mutlu olurum.. Açıkçası yabancı kaynak göstermekten yorgun düştük..))
-
kırmızı alan içerisinde yer alan ölümler karbon kaynağının yan etkileri midir.? Yoksa az ısık alan yada ısık alamayan bölgelerde de bu tür ölü alanlar görülebilir mi?
bu arada foto bir zeovit tankına ait. votka pelet v.b kaynakların etkilerine dair bir görüntünün konuşulmasını/görülmesini istedim. yorumlarınız nedir?
Konu raptiye tarafından (12-13-2013 Saat 09:18 PM ) değiştirilmiştir.
-
Her 2 sorunun yanıtı da olumsuz:
1- Organik karbon dozlamasının bu tür bir yan etkisi yok. Çünkü söz konusu olan "bölgesel" bir kayıp.
2- Hiç ışık almayan bölgelerde bile -ilk yerleşime bağlı olarak- bu tür ölümler gözlenmiyor.
3- Olay sanki Rusya'da geçiyor: "Woody Allen, hızlı okuma kurslarına gittiğini ve Tolstoy okuduğunu yazmıştır -'Savaş ve Barış' 4 cilttir- 1 saat içinde okuduğunu belirttikten sonra bu yanıtı veriyor: "- Olay Rusya'da geçiyor!"...
-
Aşağıda okuyacağınız çeviri bizlere çok şey söylüyor:
1- Acropora ve benzeri sert mercanlar bitkisel /alg esaslı phytoplanktonlar tüketmiyorlar.
2- Neredeyse tüm sert mercanlar belirli düzeyde bakterioplankton tüketiyorlar. (% 10-20)
3- Ancak tüm sert mercanlar çözünmüş organik maddeleri (dissolved organic matters: DOM) büyük bir şevkle tüketiyorlar.
4- Gelin görün DOM tüketimi bir mercanın hayatta kalabilmesi için yeterli değil. (Bitkiler ise farklı olarak DOM ile hayata tutunabiliyor ve gelişebiliyor.)
Çıkan sonuç için söylenebilecekler:
1- Tankınıza attığınız/dozladığınız herşey suda bir atık olarak DOM’a dönüşebilir, skimmer tarafından –olması gereken- yakalanamaz, mercanlar tarafından “besin maddesi” olarak tüketilir.
2- Bu mercanlarda kararmaya neden olur.
Gönül ister ki Sorokin ve Adey gibi bilimadamlarının çok daha fazla makalesi, belki kitapları Türkçe’ye çevirmek mümkün olsun…
Burada çeviryi gerçekleştiren Ateş Hatipoğlu’na açıkça teşekkür etmek istiyorum. Umarım başka mükemmel çevirilere de imzasını atar…
Yetkileriniz
- Konu Acma Yetkiniz Yok
- Cevap Yazma Yetkiniz Yok
- Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
- Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
Forum Kuralları